”Ben 19 Mayıs’ta doğdum” diyen , yeri 100 yıldır doldurulamayan bir liderin, ” en büyük eserim” dediği Cumhuriyeti, ”Bütün ümidim gençliktedir. Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik” diyerek tanımladığı gençliğe armağan ettiği Kurtuluş Savaşımızın başlangıcını temsil eden gün bugündür, 19 Mayıs.
Biz 19 Mayıs’ı hep köhne vapur ve Samsun olarak öğrendik, hatırladık. Oysa 19 Mayıs, uğruna düşünmeden can verilen, namus sayılan, hainlerin kirli ellerini üzerinden hiç çekmediği vatan’ımızın istiklal ve bağımsızlık mücadelesinin başlatılmasında bir dönüm noktasıdır.
Bu dönüm noktasının mimarı, tek liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, değerini yüz yıl boyunca kaybetmeyen ve gençlere yönelik kurduğu cümlelerde;
”Rica ile, merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklâli kurtarılmaz. Türk milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır.” diyerek, gelecek nesillerin, kindar ve dindar değil, bilimden yana aklını kullanabilen, çalışkan nesil olmasını dilemiştir.
“Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Bu belli. Fakat zekânı unut! Daima çalışkan ol…” derken, Taklitci ve kendi çıkarı doğrultusunda yönetilen değil, aklını kullanarak yöneten ve ilerleme kaydeden gençlere hitap etmiştir.
“Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.” Buradaki ışık lütfen yanlış anlaşılmasın. Açma kapama düğmesi başkasının elinde olan ampül ile uzaktan yakından bir alakası yoktur.
”Gençler, Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz… benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” İşte cumhuriyet düşmanlarının, neden çocukları ve gençleri hedef aldığının en güzel örneği bu cümlede saklıdır. Küçük yaşta beyni yıkanan çocuklar, geleceği karanlık gören gençlik, yaşayacak bir vatanı olması için, kendilerine empoze edilen karamsarlıktan kurtulup hemen özüne dönmek zorundadır.
Bunun için de Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okumak yeterlidir. Anlayarak okunduğu zaman son 100 yılın, en önemli ve değerli tesbitlerine sahip olan Gençliğe hitabe Nutuk’un son bölümünde “Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet” başlığı ile yer alır ve
“Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u-zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
CAN GAZİLERİMİ YÜREK YANGINIM ŞEHİTLERİMİ SEVGİ SAYGI VE MİNNETLE ANIYORUM. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE